Nevşehir

Urgenç: “Sendikacılık insan haklarını koruma mücadelesidir”

Türk Eğitim Sen Nevşehir Şube Başkanı Tayfur Urgenç, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile ilgili mesaj yayımladı.

Urgenç, “İnsan hakları evrensel beyannamesinde her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Herkesin hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücret hakkı vardır. Bu bağlamda “Sendikacılık, aynı zamanda insan haklarını koruma ve yüceltme mücadelesidir.” Bizim mücadelemizde de İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için mücadele etmek vardır. Tüm İnsan hakları ihlallerine karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

“İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN”

Urgenç, “Tarih boyunca medeniyetimiz ve kültürümüz insana önem vermiştir. Türkler hükmetme ve yaşam felsefesini İnsanı yaşatma anlayışına temellendirmiştir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın! Anlayışında İnsanın temel hak ve özgürlüklerine sahip refah düzeyi yüksek, insan şeref ve haysiyetine yakışır bir şekilde toplum için özgür ve hür birey olarak yer alması vardır. Bu bağlamda İnsan hakları evrensel sözleşmesini ilk imzalayan ülkelerden biri Türkiye olmuştur. İnsan hakları ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşandığı II. Dünya savaşından sonra dünya devletleri bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını sağlayan 10 Aralık 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini yayınladılar. Bugünü İnsan Hakları Günü olarak anlamlandırdılar. Biz de Tüm çalışanların İnsanca yaşayabilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kimseye kul olmadan özgürce yaşamak, çalışma hayatında karşılaşılan sorunların çözümü, asgariye indirilmesi mücadelemizin temel hedefidir.” ifadelerini kullandı.

“KIYIYA VURAN BEBEK İNSANLIĞIN VİCDANINDAKİ KARA LEKEDİR”

Urgenç, şöyle konuştu: “Herkesin hukuk önünde eşit olduğu, hiç kimse ve zümreye ayrıcalık tanınmayacağı, sosyal devlet anlayışıyla insanı temel alan bir anlayışla sözleşmenin hükümleri yerine getirilirken egemen güçlerin bulundukları yerlerde İnsan Haklarını ihlal eden anlayışları sürdürdükleri de apaçık ortadır. İnsana saygı üzerine temellendirilmiş bir anlayış ile  dünyada insan haklarının korunduğu bir anlayışın yaşam felsefesine dönüştürülmesi büyük önem arz etmektedir. Dünyada yaşamını yitiren her bebek kıyıya vuran bebek insanlığın vicdanında ki kara lekedir. Bugün Filistin’de, Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakkı ihlallerini hiçbir vicdan açıklayamaz. Hiçbir insan kabul edemez. Bütün insanların hür ve eşit doğduğu dünyada egemen güçler/aristokrat zümre kendilerine itaat edecek/ hizmetkar arayarak insan haklarını gasp etmektedirler. Dünyada ki tüm insan hakları ihlallerine karşı tüm insanların zulme karşı direnmesi dünyanın geleceği için önem arz etmektedir.”